Amsterdam’a Taşınırken
Öncelikle ilk aşamadan kısaca bahsetmek istiyorum, 30 yıldan fazla ayni ülkede yasadıktan sonra farklı bir ülkeye taşınma fikri insana ilk başta biraz zor geliyor. Özellikle bu taşınmanın geri dönmemek üzere yapılması birçok şeyin farklı olmasına sebep olabiliyor. Bu duygular bu tür planlara girişildiğinde değil ancak daha çok son haftalarda kendini hissettirebiliyor.
Örneğin yıllarca biriktirilmiş olan bazı birikimlerin terk edilmesi gerektiğini hissediyorsunuz. Kitaplıkta bulunan 10 yıldan fazla birikime sahip Bilim ve Teknik dergileri ve yüzlerce kitabın geride bırakılması veya çevredeki tanıdıklara verilmesi gibi. Ancak bu hareketler sayesinde madde bağımlılığından yani kullanmadığınız ama bir şekilde size yapışıp kalmış olan eşyalardan kurtulabiliyorsunuz. Bunların dışında onlarca yıldır edinmiş olduğunuz arkadaşlıkları da arkada bırakmanız gerekiyor.
Benim ve ailemin de yurt dışı macerası bu şekilde başladı, sanırım sahip olduğumuz eşyaların bir çoğundan kurtulmuş olduk ve yeni hayatımıza daha az eşya ile, temelde kendimiz olarak başlama şansı bulmuş olduk.
İstanbul’dan ayrılma süreci duygusal olarak karışık bir süreç, insan aslında son dakikaya kadar çok bir şey anlayamıyor. Eşyalar kargoya verilip, Türkiye’de halletmemiz gereken belgesel işlemleri tamamladığınız anda artık zamanınızın geldiğini anlıyorsunuz.
Amsterdam’a gelmeden 1 hafta öncesine kadar iş yerinde yoğun olarak çalıştığım için halletmem gereken işlerin bir çoğunu son haftaya sıkıştırmak zorunda kaldım. Kişisel olarak en çok zorlandığım ve zaman harcadığım konu üzerime kayıtlı olan şeylerden kurtulmak oldu, farklı kurumların farklı kuralları ve kuyrukları, ve her yerde belgelerin aslının olması zorunluluğu gibi sebepler ile en değerli son günlerimin en az 2 günü tamamen resmi kurumlarda üzerimdeki yükümlülüklerden kurtulmak ile geçti. Bu dönemde ise insan daha çok tanıdıkları ile görüşmek ve onlar ile zaman geçirmek istiyor ama tam aksine o günlerde yapmanız gereken çok fazla iş ortaya çıkıyor.
Her ne kadar başlığı Amsterdam’da ilk zamanlar olarak atmış olsam da yazıyı yazarken İstanbul’da son zamanlar hakkında yazmış olduğumu fark ettim.
Yazıyı tamamlamadan önce her ne kadar zor bir süreç olduğunu belirtmiş olsam da, tertemiz ve yepyeni bir hayata başlamanın da ayrı bir heyecan olduğunu söylemek isterim. Dedikleri gibi hayata temiz bir sayfa açıyor ve her şeye yeni baştan başlıyorsunuz. Belki daha önceden yaptığınız bazı hataları düzeltme şansına da kavuşabilirsiniz. Tabi ki bunları yapabilmek için bir önceki hayatınızdan biraz daha fazla çalışmanız ve çabalamanız gerekecek. Ama unutmayın işin heyecanı ve güzelliği burada.